28 Aralık 2009 Pazartesi

Vidalı kramponu kim buldu?





Almanya'da herkes filmlere konu olan Bern mucizesini bilir, ancak Blumenthal mucizesinden habersizdir. Herkes Adi Dassler'i tanır, ama Alexander Salot adı hakkında hiç bir fikri yoktur. İşte burada şu konu ile bağlantı kurmak ve sormak gerekiyor. Vidalı futbol ayakkabısını yani hepimizin orijinal adı ile andığı 'vidalı kramponu' icat eden kim? 



                                               Adi Dassler


Bütün dünyada vidalı futbol ayakkabılarının mucidi olarak hep Adidas'ın kurucusu Adi Dassler bilinir. 1954 Dünya Kupası Almanya tarafından kazanıldığında, Alman Milli Takımı'nın vidalı Adidas futbol ayakkabıları bunda büyük pay sahibi olmuştu. Bu ayakkabı mucizesini yaratan kişi ise Bremen'in Rosenthal adlı kasabasında yaşayan ayakkabı ustası Alexander Salot idi. Slot, bir anlamda Rosenthal mucizesini yaratmıştı.



                        Vidalı krapmponun mucudi Alexander Salot


1954 Dünya Kupası'dan yıllar önce Salot, bu ayakkabıyı icat etmiş ve bundan tam 60 yıl önce, yani 1949 yılında patentini almıştı. Hatta, atölyesinde küçük bir seri üretim yapan Salot'un ayakkabıları ile kasabanın takımı Blumenthaler SV, eyalet liginde 3 yıl üst üste şampiyon olmuştu. Daha sonra Adidas ayakkabıların seri üretim hakkını aldı ve 'vidalı krampon efsanesi' başlamış oldu. O tarihten bu yana Adidas futbol ayakkabıları milyonlarca satarak Adidas efsanesini de yaratmış oldu.




















Vida değişimini sağlayan anahtar



               Adidas'ın vidalı kramponları ile elde edilen 1954 Dünya Kupası filmlere konu oldu

Kramponu kim buldu?

21 Aralık 2009 Pazartesi

Bundesliga'da ilk yarıda seyirci ortalamaları yine zirve yaptı!






Almanya'da her zaman için çok yerleşik bir seyir kültürü vardır. İnsanlar 'bugün şehrimizde bir spor müsabakası var gidip izleyelim' mantığıyla o müsabakaya gider tribünleri doldururlar. Tabii ki dünyanın en çok ilgi çeken sporlarının başında gelen futbolda da tribünlerin dolmaması düşünülemez. Bundesliga'da bu bağlamda yıllardır Avrupa'nın en çok seyirci çeken ligi olma özelliğini sürdürmekte. Liglerin ilk yarılarının sona erdiği şu günlerde, Avrupa'nın 5 büyük liginin seyirci ortalamalarını sizler için araştırdım.
Almanya'da tam 11 takım % 90'ın üzerinde ortalama ile oynarken 2 takım da % 89 ortalama ile oynuyor. Örneğin Bayern Münih, Hertha Berlin ile oynadığı maçta tam 100. kez üst üste 69.000 seyirciye (% 100) oynadı. 19 aralık 1909'da kurulan ve Freiburg maçı öncesinde 100. yıl kutlamalarının finalini yapan Dortmund ise yıllardır orta sıra takımı olmasına karşın, 75.000 seyirci ortalamasının altına düşmüyor.



Almanya'dan sonra en çok seyirci toplayan lig, doğal olarak İngiltere Premier Lig. İngiliz takımlarının da 11'i en az % 90 kapasite ile oynuyor ve oran olarak Premier Lig, Bundesliga'nın 90,6-89,8 önünde. Ancak İngiltere'de takım sayısının 20 maç sayısının 38 olmasına karşın, 4 maç daha az oynanan Bundesliga'da ilk yarıda 6.546.133 seyirci tribünlere gelirken, İngiltere'de bu sayı 5.971.684'de kaldı.



İspanya La Liga'da % 90'nın üzerine çıkan sadece 3 takım var. Ülke ortalamasını ise Barcelona ve Real Madrid dev statlarıyla yükseltiyorlar. İspanya'da 35 bin ortalama üzerine çıkan takım sayısı 6.
Son yıllarda seyirci kaybeden İtalya'da % 90 ortalamasını geçen bir takım yok. Oran ortalaması en yükseğe ulaşan takım, % 85 ile Juventus. Seyirci sayı ortalaması en yüksek takım ise maç başına 53.305 ortalamayla oynayan İnter.



Fransa, her konuda olduğu gibi seyirci sayı ve ortalamasında da 5. sırada yer alıyor. Fransa 'da ilginç bir şekilde Boulogne takımının seyirci ortalaması % 165,9 olarak ortaya çıkıyor. Ancak resmi tribün kapasitesi 7300 olan Boulogne'nin stadyumu yapılan eklerle 12 bin ortalama seyirci alabiliyor. Diğer takımlar arasında oran bazında en yüksek ortalama  % 87 ile Lyon'da. Ancak maç başına seyirci ortalaması en yüksek takım, 48.620 ile Marsilya.
Turkcell Süper Lig'in seyirci sayılarını ve ortalamaları nerede derseniz, size vereceğim cevap, boşuna beklemeyin hiç bir zaman gerçek rakamları öğrenemezsiniz olacaktır. Şaka bir yana, gerçekten de başta İstanbul'un 3 büyük takımı dahil hiç bir stadyumda gerçek anlamda ne kadar seyirci girip çıkıyor tespit etmek mümkün değil. Çünkü kombineler ve maç bazında satılan biletler ile maç başına ne kadar seyirci stada girmiş, hiç bir zaman resmi olarak açıklanmıyor. Bu konuda sağlıklı hiç bir veri yok.


7 Aralık 2009 Pazartesi

Almanya'dan bir hakem-kulüp hikayesi!






Turkcell Super Lig'de ilk yarı sonuna doğru gelindikçe, hakem tartışmaları yine yoğunlaşmaya başladı. Bu hafta hem Fenerbahçe hem de Galatasaray hakemlerden hiç memnun kalmadılar.  Bu durum her yıl olduğu gibi lig sonuna kadar devam edecektir. Bazı hakemler yine istenmeyen adam ilan edilecek, maçlara verilmemeleri için federasyona baskılar yapılacaktır. Artık bunları kanıksadık. Olacakları üç aşağı beş yukarı kestirebiliyoruz.
Ben burada sizlere Bundesliga'dan bir hakem hikayesi anlatmak istiyorum. Söz konusu hakem ve kulübü zaten hepiniz çok yakından tanıyorsunuz.



2000-2001 sezonu finali Bundesliga tarihinin en dramatik sezon sonlarından biri olmuştu. Bayern Münih son haftaya Schalke 04'ün 3 puan önünde girmişti. Schalke ancak averajla şampiyon olma şansına sahipti. Lacivert-beyazlılar sahasında küme düşmeme mücadelesi veren Unterhaching ile oynarken, Bayern Münih hiç bir iddiası olmayan Hamburg ile deplasmanda oynayacaktı. Schalke, o zamanlar maçlarını oynadığı Gelsenkirchen Park Stadı'nda rakibini 5-3 yenmiş ve karşılaşma çok fazla uzamamıştı. Futbolcular sahanın ortasında omuz omuza vererek toplanmış, tribündekilerle birlikte Bayern-Hamburg maçının son dakikalarını dev ekrandan izliyorlardı. İşte tam o sırada Bayern Münih beraberlikle götürdüğü maçın 90. dakikasında Barbarez'in kafasından yediği golle 1-0 yenik duruma düşünce Park Stadı'nda yer yerinden oynadı. Schalke bu durumda averajla şampiyon oluyordu, ki en son şampiyonluğunu 1958'de yaşamış, yeni Bundesliga'da hiç şampiyon olamamıştı.


                             Schalke İdari Direktörü Peter Peters

Hamburg-Bayern maçının hakemi Almanya'nın en önemli hakemlerinden biri olan Markus Merk'ti. Uzatma dakikalarında Merk, Hamburg ceza sahasının hemen ön tarafından tartışmalı bir endirekt serbest atışa hükmetti. Park Stadı'nda nefesler tutuşmuştu. (O sırada Almanya'da olduğum için ben de TV başında nefesimi tutmuştum). Topun başında Bayernli 2 futbolcu vardı. Bunlardan biri İsveçli Patrik Andersson'du. Şimdi kim olduğunu anımsayamadığım diğer futbolcu Andersson'un önüne topu hafifçe yuvarladı. Andersson da çok sert ve yerden bir şut çıkardı ve top Hamburg kalecisi Schober'in müdahalesine fırsat kalmadan ağlarla kucaklaştı. Bayernli futbolcular ve Münihli taraftarla bir yumak haline gelirken, diğer yanda Park Stadı'nda ölüm sessizliği hakimdi ve herkes donmuş kalmıştı. Binlerce insan ağlıyordu. Markus Merk'in Hamburg'ta bitiş düdüğünü çalmasıyla Schalke'nin özlediği şampiyonluk avucunun içinden uçup gitmişti.



İşte bu maçta Markus Merk'in verdiği tartışmalı endirekt serbest vuruş kararı Schalke taraftarını çileden çıkarttı. Markus Merk ölüm tehditleri almaya başladı. Almanya Futbol Federasyonu DFB Markus Merk'e bu nedenle Schalke maçı vermemeye başladı. Bu durum yıllar boyu sürdü. Hatta Schalke Kulübü İdari Diretörü Peter Peters 2007 yılında kendisi ile yaptığım röportajda bu konuya açıklık getirerek Schalke'nin uzun zamandan bu yana Markus Merk'in Schalke maçlarını yönetmesini istediklerini ama Alman hekemin bunu reddettiğini söyledi. Çünkü Markus Merk de kendisine haksızlık yapıldığını düşünüyor, Schalke taraftarının bu tutumunu affetmiyordu. Gerçekten de Markus Merk tam 7,5 yıl boyunca tek bir Schalke maçı yönetmeden hakemliği bıraktı.



Almanya gibi futbol kültürü çok gelişmiş bir ülkede dahi bu tip durumlarla karşılaşılabiliyor. Ancak bunlar yine de istisna. Hakemlerden sıklıkla şikayet olsa da bu tip davranışlara artık rastlanmıyor. Bizde de kısa bir süre önce Fenerbahçe kulübü Selçuk Dereli tarafından mahkemeye verildi. Bu durumda en iyi karar Selçuk Dereli'ye bir daha Fenerbahçe maçı vermemek olacaktır. Çünkü bu noktaya gelmiş bir sürtüşme hem hakem açısından hem de kulüp açısından çok sağlıklı bir zemin oluşturamaz. Önemli olan karşılıklı olarak işin bu noktalara varmamasını sağlamak için gerekli hassasiyeti herkesin göstermesidir.






1 Aralık 2009 Salı

2010 Dünya Kupası biletleri 3. periyot satışları 5 aralıkta başlayacak


Yeni yıla girmemize sadece 1 ay kaldı. 2010 yılına girmemizle birlikte artık her 2010 deyişimizde aklımıza Dünya Kupası'da gelecek. 11 haziranda başlayıp 11 temmuzda bitecek bu büyük futbol şöleninin başlamasına tam 191 gün kaldı. Şampiyonayı milyarlarca insan televizyonları başında izlerken şanslı yüz binler ise yerinde izleme olanağı elde edecekler. Tabii ki Dünya Kupası'nı yerinde izlemek isteyenlerin de ellerinde biletlerinin olması gerekiyor. Biletlere ise maç günleri gişelerde sahip olmak artık geçmişte kalan güzel bir anı. Biletlere FİFA'nın bilet satış organizasyonları ile sahip olunabiliyor.



Dünya Kupası boyunca yaklaşık 1,5 milyon bilet serbest satışa sunulacak. Fiyatlar 16 ile 716 euro arasında değişiyor. Bunlardan 570.000'i  Dünya Kupası'na katılan ülkelerin taraftarları için o ülkelere gönderilecek. Her ülke 89.600 bilet alma hakkına sahip. 344.000 bilete ise FIFA'nın yetkilendirdiği dünyadaki çeşitli bilet satış acenteleri ile seyahat acenteleri sahip. Dünya Kupası organizasyonuna büyük paralar ödeyen sponsorlar 550.000 bilet elde edecekler. 380.000 bilet ev sahibi konuk ağırlama (VIP paketi) organizasyonuna, 66.000 ise TV yayın hakkına sahip kuruluşlara dağıtılacak.



FİFA, ilk 2 satış periyotunu tamamladı. 20 şubat 2009-15 nisan 2009 ile 4 mayıs 2009-20 kasım 2009 tarihleri arasında ilk satışlar yapıldı. İlk 2 periyotta FIFA'nın resmi İnternet sayfasından 740.000 bilet satışa sunuldu. Buradaki kıstas, ilk başvuran alır mantığı üzerine oturtuldu. 4 ayrı kategoride satış yapıldı. Ayrıca takımların maçlarına seri satışlar da gerçekleştirildi.
5 aralık cumartesi günü 3. periyot satışlar başlıyor. Burada satışlar daha ilginç bir hal alacak. Çünkü 1 gün önce grup kuraları çekilmiş olacağından bilet talebinde bulunmak isteyenler artık hangi maça gitmek istediğini belirleme şansına da sahip. Burada da ilk periyotta olduğu gibi FIFA İnternet sayfasından verilen siparişler değerlendirmeye alınacak. Eğer talep edilen takım yada maçlarda sunulan bilet sayısından daha fazla başvuru gelirse, bilet alma hakkına sahip olacaklar kura ile belirlenecek. Kura çekilişinin tarihi ise 1 şubat 2010.



4. periyot bilet satış periyotu ise 9 şubat-7 nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Bu tarihler arasında doğal olarak biletlerin genel durumu daha netleşmiş olacak. Bu dönemde yapılan başvurular eldeki biletlerin sayısına göre cevaplandırılacak. Eğer sunulan sayının üzerinde talep gelirse önce başvuranlardan başlayarak bilet dağıtımı yapılacak.
FIFA 5. periyot bilet satışlarını Son Dakika (Las Minute) olarak adlandırıyor. Bu biletler 15 nisanda satışa sunulacak ve 11 temmuzdaki finale kadar elde kalan bilet durumuna göre taleplere cevap verilecek. Burada kıstas yine "daha erken başvuran alır" çerçevesinde olacak.
Türkiye'de de Dünya Kupası biletlerini elde etmek mümkün. Taksim'de bulunan ve her türlü spor müsabakasına bilet organizasyonu yapan WTS seyahat acentesi, FIFA'nın resmi acentesi sıfatını da taşıyor. Bunun için yapmanız gereken www.wts.com.tr adresine tıklamanız.









29 Kasım 2009 Pazar

Bahis uyarı sistemi: Asyalı şirketlere çare yok!





Robert Hoyzer skandalından hemen sonra Alman Futbol Federasyonu (DFB) bahis uyarı sistemi adı altında özel bir bilgisayar programını devreye soktu. Ancak bu sistemin ortaya çıkan son skandal sonrası yeterince başarılı olmadığı ortaya çıktı.




26 kasım 2005'de Londra'da özel bir bahis firmasının çalışanı bir alarm verdi. Kendi geliştirdiği bir bahis uyarı programı bilgisayarında Almanya'da Kaiserslautern-Hannover maçında Asya bahis firmalarında Lautern'in açık farklı yenilgisi üzerine büyük paralar yatırıldığını ve oranların düştüğünün uyarısını veriyordu.
Daha sonra anlaşıldı ki, William Bee Wah Lim adında biri Kaiserslautern yenilgisine 2.8 milyon euro yatırmış ve tam 2.2 milyon euro kazanmıştı. Lim 2 yıl sonra Frankfurt eyalet mahkemesince manipilasyon yaptığı gerekçesi ile 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kaiserslautern'in Hannover karşısında aldığı 5-1'lik yenilgi ise mahkemede söz konusu edilmedi.




Buradan da anlaşıldı ki Alman Futbol Federasyonu'nun uyguladığı erken uyarı sistemi İngiliz bahisçinin sistemi kadar güvenli değil. Çünkü, Almanlar için çalışan İsviçre firması Sportradar,  dünyanın her yerindeki yüzlerce çalışanı ile çok güvenli bir sistem ile hizmet verdiğini söylese de, Almanya 2009 yılında yeni bir skandalla çalkalanıyordu.



UEFA'nın yaptığı açıklamaya göre yapılan her 10 manipilasyon girişiminin 9'u Asya üzerinden yapılmakta. UEFA'ya göre Asya'da bahis piyasası o kadar kontrolden çıkmış durumda ki, bu firmaların büyük bir çoğunluğu lisanssız şekilde bu işi yapıyor. Bu illegal piyasa problemini Sportradar Genel Müdürü ve Bwin kurucularından Carsten Koerl'de kabullenmekte.

Erken uyarı sistemi için bir başka problem de, canlı bahisler. Çünkü canlı bahislerde yapılan manipilasyonlarda erken uyarı sistemi uyarıyı verdiğinde iş işten geçmiş oluyor. Çünkü, o anda o kadar çok data transferi oluyor ki, sistem bunu kontrolde çok zorlanıyor.



                                                  Canlı bahis

Bwin tarafından 2001 yılında geliştirilen erken uyarı sistemi Betradar, spor müsabakalarına yapılan olağan dışı
bahisleri bildirmesi için geliştirilmişti. 2005 yılındaki Hoyzer skandalından bu yana Almanya Futbol Federasyonu ve UEFA'da bu sistemi kullanmaya başladılar. Erken uyarı sistemi bazı olaylarda gerekli uyarıları gerçekten de yaptı. Sportradar Genel Müdürü Carsten Coerl, "son aylarda bazı müsabakalar dikkatimizi çekti. Ancak bunların şu anki soruşturma ile ilgileri yok. Bu uyarısını aldığımız müsabakalar Almanya dışında idi" şeklinde bir açıklama yaptı.

Almanya Futbol Federasyonu Başkanı Theo Zwanziger yıllık 200.000 euroya mal olan bu sistemi henüz devreden çıkarmayı düşünmüyor. Başkan, "bu sistem işe yaramaz demek istemiyorum. Ama neden uyarı alamadığımızı da araştırmak zorundayız" şeklindeki demeci ile sistemi sorgular bir tutum içine girdiklerini gösterdi. Sportradar Genel Müdürü Koerl ise, başka opsiyonları da olduğunu ve sistemi geliştirmek için sürekli çalışmalar yaptıklarını belirtti.

Geçtiğimiz günlerde 'Garanti Galibiyet' adlı kitabın yazarı Kanadalı Declan Hill, Alman Rheinische Post gazetesine verdiği mülakatta, yetkililere bu işin çözümünün bahis mafyasına stadyumlardan bilgi veren muhbirlerin tespiti ve statlardan uzaklaştırılması olduğunu söylerken önemli bir noktaya parmak basıyordu. Hill, bu muhbirlerin genç takım maçlarında bile görüldüğünü, canlı bahisler için Asya'daki firmalara bilgi ulaştırdıklarını sözlerine ekledi.


               Kanadalı Declan Hill: Garanti Galibiyet kitabının yazarı

Sonuç: Futbol başta olmak üzere bütün dünyada bir çok spora, hatta köpek yarışlarına bile bahis yapılıyor. Önemli olan bu işin zevk alma boyutlarının dışına çıkmaması. Ancak tarih boyunca çok paranın olduğu her yerde illegalite ve mafya olmuştur. Önemli olan şey, bu usulsüzlüklerin, sahtekarlıkların üzerine korkusuzca gidebilmek ve insanların spor zevkini baltalayıp her müsabaka öncesi acaba sorusunu sordurmamak. Türkiye'de de yetkili ve ilgili kurumlar mutlaka 'sıfır tolerans' ilkesi ile bu işin üzerine gitmelidir.


27 Kasım 2009 Cuma

Ne münasebet!



Yok canım, hayatta inanmam. Ükemizde şike falan olmaz. Futbolun kalbi kırılır. Dört yanımız delikanlı portresi. Bizim maçların cümlesi meşru zeminde oynanır. Futbolcularımız adalet hukukuyla giyer formalarını. Yöneticilerimiz eşsizdir.


***

Haddini bilsin Alman savcı! Bu şike masallarını ülkemizi karalamak için çıkartıyorlar. Neymiş, Kocaeli-Hacettepe maçı şikeymiş. 110 bin euro yatıran iki Hırvat Hacettepe'nin ikinci yarıda 4 gol yiyeceğini şıp diye bilmiş. O iki Hırvat, sorgularında Hacettepe'nin hangi ülkenin takımı olduklarını bilemediyse, bizim suçumuz ne?

***

Şike mi? Ne münasebet! Biz tertemiz bir ülkeyiz. Açılmış bir şike dosyasını bizden kolay kapatan ülke, yeryüzünde yok. Arada sahtekarlıklar oluyor, hepsi o kadar. Ayrıca yönetici abiler, cezalı sporcunun üzerine, sakat sporcunun formasını giydirmişse suç mu? Sağlam forma, sağlam vücutta bulunur. Yok canım asla olmaz. Bizdeki yiğit federasyon başkanı kimde var? Adamın sadece yemek masalarındaki kadehlerde parmak izi var. Şikeye izin verir mi? Mahmut Özgener'deki kulak kimde var? Bu gazeteci ordusu, bu televizyon şefleri, hangi federasyon başkanına bu denli hizmet etmiş? Bir pozisyon için ayağa kalkanlar, şike için ayağa kalkmaz mıydı sanıyorsunuz? Ne o, yoksa susuyorlarsa bir sebebi mi var?

***

Yok canım! Medyada bu çete sistemi varken, şeytanlar yavrularını emzirirken. Kim izin verir şikeye. Herkes sözünü geri alsın! Bizde şike söylentileri asla itibar görmez. Biz kendimizi biliriz. Altından kanalizasyon geçse de. Bizim yollarımızın üstü pırıl pırıldır.

***

Bizim bir Futbol Federasyonu Başkanımız var ki. Sormayın gitsin! Gitsin ama adam hâlâ duruyor.




26 Kasım 2009 Perşembe

Masalsı kariyer sona eriyor, Kaiser sahneden çekiliyor!














Franz Beckenbauer. Nam-ı diğer Kaiser Franz. Libero kavramının yaratıcısı. Dünya futbolunun gelmiş geçmiş en kariyerli futbol adamı. Alman futbolunun dünyadaki 1 numaralı örnek temsilcisi. Her dakikası, hatta saniyesi futbolla yoğurulmuş bir yaşam. 1959 yılında Bayern Münih'te 14 yaşında başlayan ve tam anlamı ile masalsı ögeler taşıyan müthiş bir kariyer, 64 yaşında Bayern Münih Başkanı olarak sona eriyor ve Kaiser sahneden çekiliyor. 27 Kasım cuma günü yapılacak kongrede başkanlık görevini Uli Hoeness'e devredecek olan Beckenbauer'i artık sadece sosyal ortamlarda ve televizyonda yorum yaparken göreceğiz.
Futbol adamlığının yanında medya ve reklam dünyasının da gözdesi olmuştur Franz Beckenbauer. Televizyon yorumculuğu ve gazete yazarlığının yanında, Almanya dışında da gösterilen sayısız uluslar arası reklam filminde oynayan Kaiser, 1966 yılında plak yapmış, söylediği parça listelerde 31. sıraya kadar yükselmişti.
Engelliler, yardıma muhtaçlar ve elinde olmadan zor duruma düşen insanlara yardım amaçlı kendi adını taşıyan bir vakıf da kuran Beckenbauer, sıklıkla amatör futbol takımlarına da yardım kampanyalarına katıldı. Futbola ve spora büyük hizmetlerde bulundu.

Dünya futboluna, Pele, Maradona, Cruyff, Platini, ve bir çok yıldız geldi geçti futbol dünyasından. Ancak bu futbol adamlarından hiç biri Beckenbauer gibi bu kadar çok platformda yer alamadı ve başarı sağlayamadı. Bu  anlamda Franz Beckenbauer gerçekten de dünyanın gelmiş geçmiş en kariyerli ve örnek futbol adamı olarak tarihe adını yazdırdı. Onu izlemiş ve futboluna, kişiliğine her zaman hayran olmuş biri olarak kendimi şanslı addediyorum.

Güle Güle Herr Kaiser.


                                          İlk şampiyonluk

İşte Kaiser Franz'ın başarılarla dolu resim albümü gibi kariyeri.

Futbolculuk kariyeri:
1974 Dünya Şampiyonluğu
1966 Dünya İkinciliği
1970 Dünya Üçüncülüğü
1972 Avrupa Şampiyonluğu
1976 Avrupa İkinciliği
1976 Dünya Kulüpler Şampiyonluğu
1974-1975-1976 Şampiyon Kulüpler Şampiyonluğu
1967 Kupa Galipleri Kupası Şampiyonu
1982 UEFA Kupası ikincisi
1969-1972-1973-1974'de Bayern Münih ile Bundesliga Şampiyonluğu
1982 Hamburg ile Bundesliga Şampiyonluğu
1966-1967-1969-1971 Almanya Kupası Şampiyonluğu
1977-1978-1980 Cosmos ile Kuzey Amerika Ligi Şampiyonluğu
103 kez milli, 14 gol
427 kez Bayern Münih forması giydi. 60 gol attı
132 kez Cosmos forması giydi 21 gol attı
28 kez Hamburg forması giydi, gol atamadı


İlk Şampiyon Kulüpler Kupası


                          1974 Dünya Kupası Kaiser'in ellerinde


Teknik direktörlük kariyeri
1990 Dünya Şampiyonluğu
1986 Dünya İkinciliği
1996 Bayern Münih ile UEFA Kupası Şampiyonluğu
1994 Bayern Münih ile Bundesliga Şampiyonluğu


                      Teknik direktör olarak Dünya Kupası sevinci
                  
Yöneticilik görevleri:
Bayern Münih Başkanlığı
Futbol Federasyonu 2. Başkanlığı
Bayern Münih AG Şirketi Denetleme Kurulu Başkanlığı
2006 Dünya Kupası Organizasyon Komitesi Başkanlığı


Genç Franz basına poz veriyor


Franz savunmada aksiyonda


               Go-kart sürmek Franz'ın eğlencelerinden biri idi

                        
                 Sayısız şampiyonluk turlarından birincisinde


Bir başka efsane futbolcu Günter Netzer ile bir Mönchengladbach maçı öncesi seremonide


                 1972 Avrupa Şampiyonu Kaiser Franzlı Almanya


          Asi kişiliği ile tanınan Paul Breitner ile 'Oktoberfest'te


                                            Der Libero!


Milli takımda yıllarca yan yana oynadığı Berti Vogts ile bir lig maçı öncesinde


                1976 yılında 4. kez seçildiği yılın futbolcusu ödül töreninde


            Kulüp ürünleri satışları Franz ve arkadaşları ile başladı


        ABD'de New York Cosmos forması ile Cheerleader kızlar arasında


                  Kısa durak Hamburg'ta Leverkusen'e karşı


             Dünya Kupası ile Frankfurt Belediye Binası balkonunda



                Teknik direktör olarak da Bundesliga şampiyonu


                 Bayern Münih Başkanı Franz Beckenbauer


          2006 Dünya Kupası Organizasyon Komitesi Başkanı Franz Beckenbauer


Ülkesinde düzenlenen 2006 Dünya Kupası'nı İtalya'ya vermeden hemen önce