21 Kasım 2009 Cumartesi

Der Bomber der Nation!



Bundan yaklaşık 4 yıl önce 3 kasım 2005’de Alman futbolunun efsane ismi Gerd Müller 60. yaşını kutladığında hayranı olduğum bu futbolcu için bir yazı yazmıştım. O yazı onun yaşam hikayesi ve kariyerini konu almıştı. İşte o efsane futbolcu ile yazın Yunanistan’da karşılaştım ve onunla aynı ortamda 1 hafta geçirdim. Kendisi ile uzun sohbetler yaptım. Çok mütevazı hayranlarının resim çektirme isteklerini kırmayan, onlarla sıkılmadan sohbet edip sorularını cevaplayan, esprili, tertemiz bir insan Gerd Müller. Her gün tenis oynuyor, saunaya giriyor ve tabi zorlamasa da futbol oynamadan da yapamıyor. 
Halen Bayern Münih 2. takımı yardımcı antrenörlüğünü yapan Gerd Müller röportaj teklifimi kırmadı ve aşağıda okuyacağınız sorularıma tüm açıklığı ile yanıtlar verdi.




GERD MÜLLER: TÜRK MİLLİ TAKIMININ İYİ BİR GOLCÜSÜ YOK


Hüseyin Özkök: Sevgili Gerd ilk önce söylemek isterim ki seninle bu röportajı yapmak benim için çok büyük bir onur bunun için sana çok teşekkür ederim.
Gerd Müller: Ben de teşekkür ederim.

HÖ: Sana bu konuşmamızda kariyerin, Alman, dünya ve Türk futbolu ile ilgili sorular sormak istiyorum. İlk sorum şu. Futbola nasıl ve nerede başladın ve futbolcu olmayı tercih etmendeki ana neden neydi?
GM: Futbola başlamanın otomatik olarak sadece bir nedeni vardı, bu da o zaman yaşadığımız yerde toptan başka oynayacak hiçbir şeyimizin olmamasıydı. Futbolu okul takımında oynamaya başladık sonra da şehrin takımında oynamaya devam ettik.

HÖ: Peki futbola başlar başlamaz hemen golcü olarak mı oynamaya başladın? Çünkü bildiğin gibi bir çok futbolcunun değişik yerlerde oynadıktan sonra ünlü oldukları pozisyona geçmesinin örnekleri vardır.
GM: Evet kesinlikle hem okul takımında hem de daha sonra şehrimizin takımında golcü olarak oynadım ve takımların gollerinin çoğunu da ben attım.

HÖ: Burada aldığım notlarda var,  TSV Nördlingen genç takımında oynarken takımın attığı 204 golün 180 tanesini sen atmışsın.
GM: Tabi bunu öyle görmemek lazım. Biz şehir takımı idik oynadığımız takımlar ise zayıf köy takımları idi ve maçlar 15-0 falan gibi sonuçlarla biterdi ve gollerin çoğunu da ben atardım. Bu nedenle bunu fazla abartmamak gerekir.

HÖ: Bayern Münih kulübü seni nasıl fark etti? Seni ilk keşfeden kim oldu?
GM: Beni keşfeden kişi aslında bir kuafördür. Kendisi Bayern Münih üyesi idi ve Bayern eyaletinin bir çok yerinde 20 adet dükkanı vardı. Kendisi Bayern Münih yöneticilerine gitmiş adı Gerd Müller mi ne bir çocuk var işinize yarayabilir onu bir izleyin demiş.

HÖ: Yani bir kuaför seni bizlere kazandırdı?
GM: Evet öyle oldu (Gülerek)

HÖ: Yine aldığım notlara göre 1860 Münih de seni istiyormuş ama Bayern daha hızlı davranmış, doğru mu?
GM:  Evet onlar da istedi ama orası tam olarak öyle değil.

HÖ: Yani Bayern Münih gitmek istediğin kulüp müydü?
GM: Hayır o da değildi ben aslında Nürnberg’de oynamak istiyordum. Zaten 1860’a gitmezdim. Bayern Münih o sıralar 2. ligde oynuyordu. 1860 ise 1. ligde idi ve çok önemli milli futbolcuları vardı. Oynama şansım olmazdı.

HÖ: Peki Bayern Münih forması ile ilk golünü kime attın?
GM: Freiburg ile oynadığımız lig maçıydı. Üç gol birden attım. Ancak o zamana kadar teknik direktör Çaykovkski beni oynatmıyordu. Fakat o zamanki başkanımız Neudecker Çaykovkski’ye Müller’i oynatmazsanız artık maçlara gelmeyeceğim dedi, bunun üzerine takıma girdim ve 9-2 kazandığımız maçta üç golü ben attım ondan sonra da takımın değişmez oyuncusu oldum.

HÖ: Sen ve birlikte oynadığın arkadaşları hem Bayern Münih’de hem de Alman Milli Takımı’nda tarih yazdınız. Bu dönemi nasıl anlatırsın, Bayern ve Milli Takım kariyerin nasıldı senin için?
GM: Harika zamanlardı. Bayern’e ilk geldiğim yıl o kadar parlak değildi. Ancak ondan sonra her şey çok hızlı ve güzel gelişti. Hatta ilk milli maçımı da İstanbul’da Türkiye’ye karşı oynadım. 18-19 yaşımda falandım adını hatırlayamadığım bir kalecinin (Turgay Şeren) veda maçına gelmiştik ve bu benim ilk milli maçımdı. O maçı 2-0 kazandık, ama ben gol atamadım.



HÖ: İlk milli golün kime karşı oldu?
GM: Arnavutluk’a karşı attım ilk golümü.

HÖ: Bir golcü olarak bence bugün hala hiçbir golcüde olmayan sezgilerin vardı. Bunun nasıl tanımlıyorsun?
GM: Sezgiyi kendin yaratamazsın ama yine de bazı şeyleri hesaplayabilirsin. Takım arkadaşın kaleye şut çektiğinde kalecinin topu elinden kaçırabileceğini hesaplayabilirsin, oraya gittiğinde kaçırdığı anda da golü yaparsın. Ben bu hesaplamaları da yapan bir golcüydüm.

HÖ:  Gerd, sen aslında ceza sahası oyuncusu olmana ve uzaktan pek golün olmamasına rağmen seni dünya “der Bomber der Nation”  (Milletin Bombacısı) olarak tanıdı. Bu adı sana kim taktı?
GM: Bunu adı bana takan Bild gazetesi oldu. Benim uzaktan, 20-25 metreden, 3-4 golüm de vardır ama benim yerim hep ceza sahası içiydi.

HÖ: herhalde kaleleri bombalarcasına golle doldurduğun için takmışlardır
GM: Evet öyle oldu sanırım (Gülümsüyor)

HÖ: Benim kanımca eğer sen özelliklerinle bugün oynamış olsaydın eskisinden çok daha fazla gol atardın. Çünkü o zaman futbol daha yavaş oynanıyordu (Burada araya giriyor)
GM: Yok yavaş dememek lazım. Şu an futbol tek hat üzerindeki defanslarla oynanıyor. Golcülerin gol şansları çok daha fazla. Bizim zamanımızda çakılı libero ve adam adama oynayan stoperler vardı ve bekler de ileri çıkmazdı yani gol atmak çok daha zordu.

HÖ: Şimdi oynasan çok daha fazla atacağını düşünüyor musun?
GM: Kesinlikle sezonda 70 gol atardım. (Tüm maçları kastederek)

HÖ: Buna ben de inanıyorum kesinlikle. Peki bugünkü futbolda para çok büyük rol oynuyor. Buna ne diyorsun?
GM: Kesinlikle, her şey para ile ölçülüyor, forma aşkı ikinci plana düştü.

HÖ: Senin için Bayern Münih ne kadar ödemişti kulübüne?
GM: Ben 5000 Mark’a transfer olmuştum ve o para bizim kulübümüz için çok iyi paraydı.

HÖ: Peki bugünkü çılgın ücretlere ne diyorsun? Senin klasında golcü yok futbolda ama buna rağmen çok büyük paralar kazanıyorlar.
GM: Evet öyle ama zaman da artık değişti. Bunun yanında parası olan kulüpler daha iyi olabilmek için bu paraları gözden çıkarıyorlar buna karşın parası olmayanlar ise daha aşağı düşüyorlar.

HÖ: (Gülerek) Bugün oynasan Real Madrid senin için ne kadar parayı gözden çıkarırdı?
GM: (Cevap vermiyor ve gülüyor)

HÖ: Ne dersin 100 Milyon Euro?
GM: Belki (yine gülerek)

HÖ: Neden yıldız sayısı gün geçtikçe azalıyor?
GM: Neden biliyor musun, çünkü artık sokakta yetişen futbolcu kalmadı. Şimdiki çocuklar evde oturup bilgisayar başında oyun oynamaktan başka bir şey düşünmüyorlar. Bizim gibi sadece topla oynamak isteyen çok az. Biz ise toptan başka oynayacak şey bulamazdık. Bunun yanında eskiden topsuz idman diye bir kavram yoktu biz idmanların neredeyse tamamını topla yapardık. Mesela Zebec 10 dakika ısındırır hemen topu verirdi. Lattek’de ise 1 saat koşar sonra topla idmana devam ederdik.

1974 DÜNYA KUPASI 2006'DAN ÇOK DAHA İYİ İDİ

HÖ: Almanya’da yapılan Dünya Kupası senin açından nasıldı? Sen futbolcu olarak 1974 Dünya Kupası’nı Almanya’da yaşadın ve bu turnuvada kupayı getiren golü attın. Aradaki farklar nelerdi?
GM: Maçlar o derece çekici değildi. Hava tüm turnuva boyunca harika idi. Stat içleri ve dışlarında atmosfer tek kelime ile muhteşemdi. Grup maçları fena değildi ama eleme maçları çok taktiksel oynandı. Hakemler kötü idi. Kupadaki tüm takımlar da eskilere nazaran o kadar iyi değillerdi.

HÖ: Yani 1974 Dünya Kupası’nda futbol daha mı güzeldi?
GM: Evet kesinlikle

HÖ: 1974 finalinde attığın golü anlatır mısın?
GM: Çok zor bir goldü o aslında. Pas oldukça sert geldi ve ayağımdan açıldı. Daha fazla açılmadan çok seri dönüp vurmaktan başka seçeneğim yoktu ben de bunu yaptım, defans ve kaleci bunu beklemedikleri için gol oldu.

HÖ: 2002 Dünya Kupası’nda Almanya ikinci oldu. 2006’da ise üçüncü olmasına rağmen takım 2002’den daha çok destek gördü. Bunun nedeni neydi sence?
GM: İkisini de bir yana bırakırsak gelmiş geçmiş en iyi Alman Milli Takımı 1970 Dünya Kupası’nda oynayan takımdı. Bugünkü takımdan bence o takımda sadece 2 kişi falan oynayabilir. 2006 takımında ise ekip ruhunun ön plana çıkması Alman halkından ilgi gördü.

HÖ: Peki Alman takımları Avrupa Kupaları’nda geçmiş başarılara artık neden ulaşamıyorlar?
GM: Çünkü takımlar eskisi kadar iyi değiller. İşte bizim Bayern Münih. Şampiyonlar Ligi’ne güçleri yetmiyor.

HÖ: Bayern Münih alışılmışın dışında büyük transferler yapıyor. Bu yeni takımın en azından şampiyon  olabileceğini düşünüyor musun?
GM: Olmalarını tabii ki umuyorum. Ama bence hiç kolay olmayacak.

HÖ: Franz Beckenbauer, ki senin 12 yıl aynı odayı paylaştığın kader arkadaşın, bir demecinde elde ettiğimiz tüm başarıları Gerd Müller’e borçluyuz, dedi. Onun bu görüşüne ne diyorsun?
GM: (Gülerek) Franz gibi biri bunu söylüyorsa eğer harika bir şey. Bir bildiği vardır mutlaka.

HÖ: Bir kulübün eski futbolcuları tarafından yönetilmesi olayına nasıl bakıyorsun. Örneğin Bayern’de kulübü eski futbolcular yönetiyor. Ben bunun bir kulüp için büyük avantaj olduğunu düşünüyorum.
GM: Evet işlerlini çok iyi yapıyorlar. Ama bu her zaman iyi de gitmeyebilir. Bence bazı pozisyonlarda eski futbolcular mutlaka yararlı olabilirler ama kulüpler artık birer şirket bu nedenle profesyoneller de kulüplerde olmalı. Biz Bayern’de bir aile gibi olduğumuz için işler tabii iyi yürüyor.

HÖ: Türkiye Dünya Kupası’na büyük olasılıkla katılamayacak Bu konuda ne düşünüyorsun?
GM: Söyleyeceğim tek şey Türkler’in Dünya Kupası’na katılamama nedenini tamamen kendilerinde araması gerektiğidir.

HÖ: Türkiye 2010’da olsaydı organizasyon açısından da güzel olmaz mıydı?
GM: Kesinlikle, Türk’ler genelde iyi takıma sahipler. Ancak Türk takımında gerçek anlamda bir golcü eksikliği var.

HÖ: Senin gibi bir golcü mü?
GM: (gülerek) Hayır onu demek istemiyorum, örneğin Klose Dünya Kupası’nda iyi idi golleri attı, ama kötü olunca da atamıyor. Türkiye’nin de şu an iyi bir golcüsü yok gibi gözüküyor.

HÖ: Senden sonra en beğendiğin golcüler günümüze kadar kimlerdi sence?
GM: Benden hemen sonra Klaus Fischer vardı. Ondan sonra da çeşitli dönemlerde iyi golcüler oldu. Örneğin Rossi, van Basten, Ronaldo.

HÖ: İngiliz golcü aklına gelmiyor mu?
GM: (Gülerek) İngiliz’lerde santrfor çıkmaz pek. Ama onların da diğer mevkilerde çok iyi oyuncuları var.

HÖ: Türk futboluna tekrar dönersek, Bundesliga’da oynayan Türk futbolcuları ve gelişimlerini nasıl buluyorsun.
GM: Bence hepsi çok yetenekli ve başarılı

HÖ: En beğendiğin oyuncu?
GM: Yıldıray Baştürk bence en iyisi, müthiş bir oyun zekası var, çok hızlı, oyunu çok iyi yönlendirebiliyor ve gol atabiliyor.

HÖ: Bazı genç Türk oyuncular Alman Milli Takımı’nı tercih ediyorlar. Bunun nedeni sence ne olabilir?
GM: Eğer Türkiye’den ilgi görmüyorlarsa bu tercihleri normaldir. Çünkü Almanya onların ikinci vatanı. Almanya eskisi kadar iyi oyuncu çıkaramadığı için de bu tip Almanya’da yetişen oyunculara yönelip onları futbola kazandırmaya çalışıyor. Örneğin, Kolose, Podolski Polonyalı, Kuranyi Brezilya asıllı, Asamoah Gana asıllı. Bunlar en çarpıcı örnekler. Almanya gibi dünya futbolunda önemli bir yeri olan ülkenin takımında oynamak da onlara cazip geliyor. Çok normal.

HÖ: Kariyerinin en güzel golü hangisi sence?
GM: 1970 Dünya Kupası’nda İngiltere’ye attığım gol en güzeli idi. Sağdan gelen ortaya havada adeta asılı kalırcasına yarım röveşata yaptım ve gol oldu.

HÖ: Gerd son sorum şu? Dünya futbolu nereye gidiyor? Bir çok iş adamı takım satın alıyorlar, bunun sonu nereye varacak?
GM: Bu işe fazla kafayı takmamak lazım. Sen ben nasıl olsa bunu değiştiremeyiz bırakalım ne yaparlarsa yapsınlar. Biz keyif almaya bakalım.

HÖ: Sevgili Gerd bu güzel sohbet için sana çok teşekkür ediyorum.
GM: Rica ederim.



Sayılarla Gerd Müller
Milli Takım ile Avrupa ve Dünya şampiyonluğu.
Bayern Münih ile 4 lig ve 4 kupa şampiyonluğu 3 Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonluğu. 427 lig maçında 365 gol (rekor).
64 kupa maçında 79 gol.
62 milli maçta 68 gol.
74 Avrupa Kupası maçında 66 gol.
1970 Meksika Dünya Kupası’n da 10 golle gol kralı.
Bundesliga’da 7 kez gol kralı.



3 yorum:

  1. çok keyifli bir röportaj olmuş.Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. Çok hoş bir röportaj. 70 gol atarım iddiasına ben de katılıyorum. Elinize sağlık

    YanıtlaSil