18 Kasım 2009 Çarşamba

Enke trajedisine değişik bir bakış!













Avrupa'da 33 milyonun üzerinde insanın depresyonda olduğu tahmin ediliyor. İşte bu 33 milyondan biri olan ve yaşadığı depresyonun sonucunda tamamıyla planlanmış bir şekilde intihar ederek hayatına son veren Hannover kalecisi Robert Enke, başta Almanya olmak üzere tüm dünyada özellikle de futbolseverleri şoke etti. Bu intihar olayı,  ülkemiz de dahil olmak üzere her yerde, enine boyuna tartışıldı. Bense burada işin başka bir boyutunu irdelemek niyetindeyim.
Bilirsiniz, ülkemizde bu tip trajedilerde, hele trajedi ünlü bir insan etrafında dönüyorsa basından sokaktaki en basit insana kadar müthiş bir 'ajitasyon' süreci yaşanır. Özellikle basın işin cılkını çıkarır. Ne insan nede toplum psikolojisi düşünülür, sözde 'habercilik' adına tüm etik kurallar ihlal edilir.
İşte ben Almanya'da, bütün dünyada yankı bulan böylesine büyük bir trajik olayda basın, kulüpler ve insanlar nasıl davranışlar içinde olacaklar merakıyla gelişmeleri bu yönüyle de izledim. Okumadığım gazete, izlemediğim televizyon kanalı kalmadı. Gördüklerimin bizim ülkemizde olan ve olabileceklerle hiç alakası yoktu.
İlk önemli tespitim şu oldu. Başta Enke'nin karısı Teresa olmak üzere hiç kimse ve basın kesinlikle 'ajitasyon' yapmadı. Özellikle Hannover kulübünün düzenlediği basın toplantısına kendi isteği ile katılan Teresa Enke toplantıyı büyük bir metanetle sonuna dek sürdürdü ve ağlama krizlerine girmedi.
Bir diğer dikkat çeken nokta, basın toplantısının kulüp binasında yapılmasına rağmen sponsorların logolarının arka planda yer almamasıydı. Panonun üzeri siyah bir örtü ile kaplanmıştı. Bunun yanında hiç bir gazeteci Teresa Enke'ye psikolojik durumunu zorlaştırmamak için soru sorma çabasına girmedi.
Bir başka çok önemli nokta, olay sonrasında basının takındığı tavırdı. Basında tren makinisti ve olay yerine giden polislerle hiç bir röportaj yayınlanmadı. Hatta yapılan dini ayinde psikolojik durumundan dolayı makinist için de dua edildi.
Hiç bir muhabir raylara çıkarak 'işte tren Enke'ye tam bu noktada çarptı ve metrelerce sürükledi' şeklinde bir haber yapayım çabasına girmedi.
Cenaze töreninde medyanın varlığı hiç hissedilmedi. Kimse ile röportaj yapılıp olay ajite edilmeye çalışılmadı.
Daha önce depresyon tedavisi gören ve kliniğe yatarak tedavi görmüş  Bayernli eski futbolcu Sebastian Deissler ile kimse röportaj yapıp yayınlamadı.
Yıllar önce Beşiktaş futbolcusu Oktay Derelioğlu'nun eşinin intiharını ve akabinde yaşananları hatırlıyoruz. Ülkemizde yaşanan bir çok trajedide medyanın büyük bölümünün takındığı tavırlar hepimizin malumu.
Bir taraf yanlış yapıyor. Ya Almanlar yada biz.
Kimin yanlış yaptığının kararını da bu satırları okuduktan sonra artık sizler verin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder