17 Kasım 2009 Salı

Tanımlanamayan Virüs


Domuz gribi virüsü son aylarda tüm dünyayı meşgul ediyor. Ülkemizde de bu virüs 'can alıcı' boyutlara ulaşmış durumda. Ancak benim burada domuz gribi üstüne üstüme vazife olmayan şeyler söyleme gibi bir amacım yok. Ben buradan bir başka virüsle ilgili bir konuya yatay geçiş yapmak amacındayım. 
Fakat, bu bahsetmek istediğim virüsün ne adı nede türü hakkında henüz bilgi sahibi değilim. Türkiye'de de kimsenin bilgi sahibi olduğunu hiç sanmıyorum. Bu tanımlanamayan virüsün bulaştığı insanların sayısı da aslında sınırlı. Genelde Türk sporundaki yöneticilere bulaşan ve onları hedef alan bir virüs türü bu. Hele İstanbul'un 3 büyüklerine yönetici olmasınlar, anında kanlarına giriveriyor. Bu yönetici olan insanlar ister holding sahibi olsunlar, ister eski bakan , ister gazeteci yazar olsunlar, ister emekli paşa, ister kadın olsunlar ister profesör, hiç fark etmiyor. Kulüp yönetimlerine girmeden önce tanıyıp saygıdeğer bulduğunuz bu insanları kulüplere yönetici olunca artık tanımak mümkün olmuyor. Aynen bilim-kurgu filmlerdeki gibi hızlı bir değişim gösterip adeta başka insan oluveriyorlar. 
Ve ben koyu bir futbol ve takım taraftarı olarak bunu anlayamıyor, aklıma bir türlü sığdıramıyorum. Bu nasıl bir virüstür ki bu insanları bu hallere düşürebiliyor. Düşünüyorum, kafa yoruyorum ama işin içinden çıkamıyorum. Türk sporunun ve tabi futbolunun ya bu virüsü yok edecek aşıyı yada bu virüsten etkilenmeyecek yöneticileri biran önce bulması gerekiyor. Bağışıklık sistemi bu virüse yenik düşen yönetici topluluğu bu görevlerde kalmaya devam ettiği sürece, yaşanan olayların en basiti Galatasaray-Fenerbahçe basket karşılamasındaki gibi olmaya devam edecektir. 
İlaç firmalarını biran önce göreve davet ediyorum!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder